1. HABERLER

  2. KAHTA
  3. AKLIN, KENDİNİ ZITLIĞINDA VAR ETMESİ

AKLIN, KENDİNİ ZITLIĞINDA VAR ETMESİ

AKLIN, KENDİNİ ZITLIĞINDA VAR ETMESİ.

A+A-
AKLIN, KENDİNİ ZITLIĞINDA VAR ETMESİ

“Tarih boyunca kralların devamlı soytarıları olmuştur. Deli’si olan kral bilmeyiz. Deli’ler sokaklardadır, insanların arasındadır! Çocukluğumuzdan hatırlarız; her mahallenin bir Deli’si muhakkak vardır, daha eskiler derler ki her köyün bir  Deli’si olurmuş. İşte o delilerdir ki toplum vicdanını aksettirirler akıllı çoğunluklara… sizin söyleyemediğinizi söyler, bizim gösteremediğimizi gösterirler. Bir toplumun sağlıklı olması ancak o toplumun delilerinin olması şartı ile mümkündür….”[Michael Foucalt Deliliğin Tarihi’ne Mehmet Ali Kılıçbay’ın yazdığı önsüz.])

Bugün bu yazıyı 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle yazıyoruz. Deli kelimesi biz eğitimcilerin literatürde kullandığı bir kelime değil. Eğitimciler bu özellikleri gösteren bireyleri özel gereksinimi olan bireyler olarak tanımlar. Öncelikle bu kavramı tasvip etmediğimizi ve şiddetle karşı çıktığımızı belirtmek isterim. Bizim burada bunu kullanmamızın sebebi yaşadığımız Kahta yerelinde bu bireylerin bu kavramla tanımlanmasından dolayıdır. Yer yer bu kavramı yazımızda kullanacağız.

İnternette küçük çaplı yaptığımız araştırmada “Kahta” adıyla yapılan aramalarda 9.620.000 arama sonucu çıkmakta. “Kahta’nın Gülleri” olarak arama yaptığımızda 250.000 arama sonucu, “Kahta’nın Delileri” olarak arama yaptığımızda 50.300 arama sonucu,  “Kâhta’da Özel Eğitim” olarak arama yaptığımızda 725.000 arama sonucu çıkmaktadır. Bunların toplamı da bir milyonu geçmektedir. Bu durum toplumda yer alan bu bireylerin toplumsal hayatımızda gerektiği kadar yer bulamadığını ama sanal ortamda ciddi bir yer aldığını göstermektedir.

Toplumsal yaşamın bütün alanlarında Deli’leri bulabilirsiniz: Düğün, cenaze, basın açıklaması, seçim çalışmaları, kahvehaneler… bu bireyler düğün vb. etkinliklerde eğlence unsuru olarak kullanılırlar. Daha ciddi ve cesaret gerektiren söylemleri onlara söyletiriz. Söyleyemediklerimizi onlara söyletir, yapamadıklarımızı onlara yaptırırız; yani “Deli’liği” bastırdığımız duygularımızın açığa çıkmasına da aracı yaparız. Şimdi sayacağım isimleri bir kafanızdan geçirin. Hepsinin size hatırlatacağı muhakkak bir şeyler olacaktır: Hamza, Alo-Hamo kardeşler, Osu, İsmail (İso), Kadir Baba, Şeğ, Yaşar, Reco, Seyfo, Sino…daha eskilerden Mejo, Demıro, Bahri Dinık.

Alo-Hamo kardeşler doymak bilmez egomuzu, Hamza en protest yanımızı, , Osu en muhalif yanımızı, İsmail inançsal korkularımızı (batıl olanları kastediyorum), Şeğ dinin araçsal kullanım yönümüzü, Yaşar psikolojik gel-git yaşadığımız yönümüzü (daha önce kendi halinde olan Yaşar son zamanlarda kabadayılığa özenmeye başladı.), Sino yeri geldiğinde asıp kestiğimiz yönümüzü (Trump’a bile meydan okumuşluğu vardır.), Reco pop kültür yanımızı yansıtmaktadırlar. Toplumsal hiyerarşinin bütün katmanlarını bu saydıklarım isimlerde bulabiliriz.

 

Toplum olarak varlığımızı bu bireyler üzerinde var etmeye çalıştığımıza göre onlara karşı toplumsal sorumluluğumuzu da yerine getirmemiz gerekmiyor mu? Bu bireylerin de insanca yaşamalarını sağlayacak düzenlemeler yapmamız gerekmiyor mu?  Yukarda saydığımız bireylerin sokakta devamının olmaması için gerekli toplumsal önlemleri almamız gerekmiyor mu?  Biz dışarıdan bakan toplum için eğlenceli olabilir belki peki bu bireylerle ömür geçiren aileler ne zorluklar yaşıyorlar bunların farkında mıyız? Bütün bu soruların cevabı nedir peki? Bu soruların cevabı: bilimsel yöntem ve teknikler ışığında sistematik ve alt yapısı güçlü modern bir eğitim anlayışı ile toplumun her kademesinin desteğiyle yürütülecek bir çalışmadır.

Bu çalışmalar Kahtada hangi aşamadadır? Buna biraz değinmemiz gerekirse: Kahta’da özel eğitim hizmeti veren beş tane özel eğitim kurumumuz var. Bunlar Kahta Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Özel Eğitim Uygulama Okulu I.Kademe, Özel Eğitim Uygulama Okulu II. Kademe Özel Eğitim Uygulama Okulu III. Kademe ve önümüzdeki eğitim- öğretim yılında hizmete geçmesi planlanan süper zeka üssü olarak tanımlanan Bilim ve Sanat Merkezi. Bunun yanında her eğitim kademesinde ve her engel türünde özel eğitim sınıflarımız hizmet vermekte. Okullarımızda kaynaştırma eğitimi ile destek eğitim odalarında özel eğitim alan yüzlerce öğrencimiz var. Okula devam edemeyecek durumda olan özel gereksinimi olan bireylerimiz için evde eğitim hizmeti alan öğrencilerimiz var. Ayrıca okuldan sonra destekleyici özel eğitim veren Özel Rehabilitasyon Merkezleri bu bireylere hizmet vermektedir.

Kahta olarak özel eğitim hizmetlerimiz; okul öncesi özel eğitim dışında özel eğitim hizmeti eksiğimiz bulunmamakta. Ama fiziksel koşullar ve donanım olarak eksikliklerimiz bulunmakta. 2004 yılında özel eğitim sınıfıyla başlangıç yaptığımız özel eğitimin bugün gediği nokta kayda değerdir. Bundan sonraki süreç eğitimde niteliği artırmaya yönelik çalışmalara ağırlık verilmelidir. Liyakatli idarecilere, bilinçli velilere, fedakar öğretmenlere ve toplumun sorumluluk sahibi şahsiyetlerine büyük görev düşmektedir. Özel eğitim alan bireylere fırsatlar tanınmalı en asgari düzeyde toplumun her alanında görünür kılınmalıdırlar. İşe belediyelerle, kaymakamlıkla, ilçe milli eğitimle başlanmalı ve devamında esnaflarımız, özel teşebbüsler, atölyeler iş insanlarımız sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidirler. Özel eğitim kurumlarımız bu bireyleri topluma kazandırmak için nitelikli bir eğitim verecek daha sonra bütün toplum olarak bizler onları sahipleneceğiz.

Eğitim bu işin bir boyutu. Eğitimi hallettikten sonra bu bireyleri topluma entegre etme boyutu kalıyor. Bu noktada belediyeye büyük iş düşmekte. Belediyenin bu konuda yapacağı çok iş var. Engellilere yönelik politikalar geliştirmeli bu politikaları hızla hayata geçirmelidir. (Engellilere yönelik parklar, sosyal aktivite alanları, meslek edindirme kursları, sokaklarda, park bahçelerde, toplu taşıma araçlarında fiziki düzenlemeler…). Bir bütünsellik içinde sorunlar ele alındığında bir bütünlük içinde çözüme kavuşurlar. (Öneri: belediye bünyesinde engelliler koordinasyon merkezi oluşturulabilir.)

Hegel’in efendi-köle karşılaştırmasında değindiği gibi köle olmazsa efendinin varlığının bir anlamı yoktur. “Efendi köle üzerinden kendini var eder.” . Bizler de Varlığımızın nedeni olan bu bireylere karşı çok geç kaldığımız sorumluluklarımız toplumsal dayanışma ruhuyla en hızlı şekilde yerine getirmeliyiz.

Bir mesajla geçiştirilmeyecek kadar geniş olan bu ailenin bir gün değil üç yüz altmış beş gün hatırlanması ve bütün sorunlarının çözüme kavuşması dileğiyle. (Siz hatırlamazsanız da Hamza kendini size mutlaka hatırlatır!)                                                                02.12.2020

               

Mehmet Halit TURAN

Kahta Rehberlik ve Araştırma Merkezi

Özel Eğitim Hizmetleri Bölümü

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.